Page 83 - 8modprgf
P. 83

TEST
             10
                   Sıfır Bilgi Yüzde Yüz Anlam


          15.  İnsanlar birbirinden farklı, çeşit çeşit.
              Kimisinin üstü sisle kaplı,
              Bilinmez onda ne sırlar saklı.
              İnsan var uçsuz bucaksız bir çöl.

              Önce korkutur, ürkütür sizi.
              Biraz tanıdın mı seraplarındadır gizi.
              Kimi insan sert esen bir rüzgâr,
              Esti mi bir kere yıkar dağıtır her yeri.

              Kırık kalpler en büyük eseri(!)
              Kimi insan toprak gibi
              Tevazu sahibi, mümbit, bereketli
              Alçak gönüllülüğü sözlerinden belli.
              Aşağıdaki özlü sözlerden hangisi bu şiirdeki insan tiplerinden herhangi biriyle ilgili değildir?

              A)  Bazı insanlar değerli kitaplar gibidir, ondan bir şeyler öğrenmek için sayfalarını aralamak gerekir.
              B)  Öfke; sahibini bir an için rahatlatır, sevdiklerinde ise bir ömür onulmaz yaralar bırakır.
              C)  Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.
              D) Olgun insan ne yaşından ne ak saçından, özlü lafından ağır başından…












          16.  Yazar; bir konuyla ilgili düşüncesini açıklamak için yazdığı yazıda görüşlerini somutlaştırmak, daha anlaşılır
              kılmak amacıyla örneklere de yer vermiştir.

              Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede sözü edilen metinden alınmıştır?
              A)  İnsanlar, modası geçmiş şeylerden sıkılır ancak her daim çağa kendisini uydurmayı başarabilen eserler bu kategoride
                değildir. Belki de bir şeyi sade bir kitap olmaktan ayıran, onu başyapıt mertebesine ulaştıran özellik budur. Ünlü bestekâr
                Soner Dalkılıç’ın da dediği gibi: “Bir nakarat, bazen tek bir söz yüz yıl sonra bile insanların gönül teline dokunabiliyorsa
                ölümsüzlüğü yakalamışsınız demektir.”

              B)  Bir şiir için “Bu eskide kaldı, artık modası geçti.” demek akıl kârı bir şey değildir. Şiir, ne zaman yazılırsa yazılsın kendisini
                okuyanın yüreğine dokunur. Yıllar önce insanlarda gece kavramı yalnızlığı ve hüznü çağrıştırıyordu da şimdi yalnızlık ve
                hüzün, geceyle birlikte anılmıyor mu? Gece aynı gece… Ha yüz yıl önce ha şimdi… Eğer gece evine tek başına dönüyor-
                san, sana kapıyı açan biri yoksa gece demek yalnızlık demek, hüzün demek.
              C)  Bazıları “Eleştirmenler; sanatı yücelten insanlardır, onlar olmasaydı sanat şimdiki gibi estetik duygular taşımazdı.” deme
                gafletine düşüyor. Onlara göre sanatı sanat yapan, onu değerli kılan eleştirmenler ve onların ulu (!) görüşleri. Tamam,
                ben demiyorum ki bir sanat yapıtı hiçbir eleştiriden geçmesin, kendi başına buyruk yaşasın. Ama özünde barındırdığı
                estetik duygusunu eleştirmen açığa çıkarıyormuş, işte buna karşı çıkarım.
              D) Masallar, kültürümüzün en köklü ve en değerli ögesidir. Geçmişleri çağlar öncesine uzanır ve çoğu sözlü edebiyat gele-
                neğinin bir ürünüdür. İçeriğinde gerçek hayatta rastlayamayacağımız olaylar barındırır. Kahramanları da gerçek hayatta
                karşımıza çıkamayacak varlıklardır. Anlatılan olayın ne zaman geçtiği muğlaktır. Her masal uzun veya kısa bir tekerle-
                meyle başlar ve yine tekerlemeyle biter.


                                                       83
   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88