Page 91 - 8modprgf
P. 91
TEST
11
Sıfır Bilgi Yüzde Yüz Anlam
15. Büyük Buzul Çağı’nda da yeryüzünde var olan insanlar, ısınmak ve geceleri aydınlanmak için yaktıkları ateşle
mağaralarda ya da kendi yaptıkları barınaklarda yaşarlardı.
Bu cümle aşağıdakilerin hangisinde verilenlerin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur?
A) • Büyük Buzul Çağı’nda da yeryüzünde insanlar vardı.
• Bu insanlar aydınlanmak için mağaralarda ya da kendi yaptıkları barınaklarda yaşarlardı.
• Isınmak için geceleri ateş yakarlardı.
B) • Büyük Buzul Çağı’nda yeryüzünde insanlar da vardı.
• Bu insanlar mağaralarda ya da kendi yaptıkları barınaklarda yaşarlardı.
• Isınmak ve geceleri aydınlanmak için ateş yakarlardı.
C) • Büyük Buzul Çağı’nda da yeryüzünde insanlar vardı.
• Bu insanlar barınaklarda ya da kendi yaptıkları mağaralarda yaşarlardı.
• Isınmak ve geceleri aydınlanmak için ateş yakarlardı.
D) • Büyük Buzul Çağı’nda da yeryüzünde insanlar vardı.
• Bu insanlar mağaralarda ya da kendi yaptıkları barınaklarda yaşarlardı.
• Isınmak ve geceleri aydınlanmak için ateş yakarlardı.
16. Bir metnin ana düşüncesini belirlemede bazı önemli noktalara dikkat etmek gerekir. Böylece en karmaşık gibi
görünen metinlerin bile asıl anlatmak istediği şey (ana düşünce) kolaylıkla bulunur. Yapacağımız ilk şey; met-
ne genel olarak göz atmak, metnin başlığına, alt başlığına hatta varsa resimlerine bakmaktır. Soru cümleleri
ana düşünceyi vermez ama bu soru cümlelerinden sonra gelen ve cevap niteliği taşıyanlar verir. Bu bakımdan
metnin bir yerlerinde soru sorulmuş, sonra da yazar sorduğu soruları cevaplamışsa o cevap ana düşüncedir.
Yine metinde örnek verilmişse o örnekten önceki cümle, ana düşünce olacaktır. Çünkü yazar, asıl anlatmak
istediğini yani ana düşünceyi söylemiş, belki tam olarak anlaşılmaz endişesiyle örnek verme gereği hissetmiştir.
Bu açıklamaya göre aşağıdakilerin hangisinde altı çizili bölüm metnin ana düşüncesini vermez?
A) Çalışmak, pek çoğumuz için para kazanmak anlamına gelmektedir. Böyle düşünenler pek de haksız sayılmazlar. Zira
insan, gösterdiği çabanın karşılığını almak ister. Bu karşılık çoğu kez maddi bir karşılıktır. Oysa maddi karşılıktan daha
değerli bir şey vardır: Bir eser meydana getirmek. Çalışmanın asıl neticesi, sonunda alınan para değil bakıldığında hay-
ranlık uyandıran bir eserdir. Mimar Sinan, yaptığı sayısız eserinden elbet bir maddi karşılık almıştır ancak şüphe yok ki
ona daha büyük bir keyif veren şey, bugün bile hayranlıkla baktığımız eserlerinin harikuladeliğidir.
B) Bir evin kalitesini gösteren şey nedir? Pahalı olması mı yoksa güvenilir olması mı? Bu soruya hiç düşünmeden “güvenilir”
cevabını vermek gerekir. Bir ev ne kadar güzel, göz alıcı olursa olsun sağlamlığı konusunda şüpheler oluşturuyorsa asla
kaliteli diyemeyiz. Bu, iyi günde değil, bir deprem anında dış güzelliği olan bina yerle bir olduğunda belli olur. Günü-
müzde çok güvenilir, sağlam yapılar inşa edilmektedir. İşte, tercihimizi bunlardan yana kullanmak sonradan ah, vah
etmemek adına çok önemlidir.
C) Kâğıt, hayatımızın pek çok alanında kullandığımız ve artık yokluğunu hayal bile edemeyeceğimiz önemde bir gereç-
tir. Ofiste, okulda, tekstilde, otomasyonda kısaca hayatın her alanında kullanılmaktadır. Bize yeni kapılar açan kitaplar,
birbirimizle anlaşmamızı sağlayan mektuplar hatta elimizi kuruladığımız havlu bile kâğıt olmasaydı kullanılmayacaktı.
Yapılışı büyük bir emek gerektiren bu mucize, hayatımızın her anında bizimle.
D) Hayatımızda olan bazı eşyalar bizim için ne kadar kullanışlı? Olmasalardı eksikliğini hisseder miydik mesela? Peki, onları
edinirken ne kadar para verdik? İşte bu sorular, bize bir gerçeği hatırlatıyor: tasarruf. Günümüz tüketici toplumunda
bir şeyin gerekli olup olmaması önemli değil maalesef. Reklamlarda görmemiz bir ürünü satın almak için yeterlidir. Eh,
eskisi de çöpe… Tabi, eskimese de çöpe gidiyor orası ayrı konu. Cep telefonu alınıyor, sayısız özelliğinden birkaçı kullanı-
lıyor, bir sene sonra yenisi çıkıyor ve telefon eskiyemeden çöp oluyor. Bu alışkanlıktan vazgeçmeli. Tasarruf, önce kişinin
kendisinde başlar.
91