Page 102 - 8_og_5li_ds
P. 102

7.

                       1793 yılına kadar dünyada iletişim ilkel şekillerde yapılmaktaydı. İletişim aracı olarak ayna,
                       posta güvercini, ateş yakmak, mektup gibi birçok ilkel yöntem kullanılıyordu. Günümüze
                       kıyasla kendimizi o zamanın şartlarında düşünürsek karşımıza pek de iç açıcı bir sonuç çık-
                       mayacaktır. Telgraf, günümüzde pek değerli görülmese de o zamanın şartlarında mükem-
                       mel bir icat niteliğindeydi. Elektriğin ilk kez kullanıldığı bu cihaz, Fransız Claude Chappe tara-
                       fından icat edilmiş ve daha sonra geliştirilmiştir. Kulelerin tepelerine yerleştirilen hareketli
                       kollar sayesinde işaret ve harfler istenilen yere ulaştırılarak telgrafın ilk adımları atılmıştır ve
                       tarihte ilk iletişim teknolojisi olan telgraf daha da geliştirilmiştir. Zamanın teknik olanakları-
                       nın artmasıyla yapılan kuleler daha da geliştirilerek mesafeler ve telgraf ağı hayli uzatılmıştır.
                       Telgrafın yaklaşık 4.828 kilometre bir iletişim ağı olduğu bilinmektedir. 1830 yılında Ameri-
                       kalı Joseph Henry, elektrik akımını uzak mesafelere taşıyıp elektro mıknatıs yardımıyla zili
                       çaldırmıştır. 1835 yılında Samuel Morse, ilk elektromıknatıslı telgrafı yapmıştır.
              Bu metinde aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

              A)  Telgrafın kim tarafından icat edildiğine
              B)  İlk telgrafın nasıl çalıştığına
              C)  Telgrafın kimler tarafından geliştirildiğine
              D) Döneminde kullanılan diğer iletişim araçlarına





          8.
                 Troya, dünyadaki en ünlü antik kentlerden birisidir. Troya’da görülen 9 katman, kesintisiz olarak 3.000
                 yıldan fazla bir zamanı göstermekte ve Anadolu, Ege ve Balkanların buluştuğu bu benzersiz coğrafya-
                 da yerleşmiş olan uygarlıkları izlememizi sağlamaktadır. Troya’daki en erken yerleşim katı MÖ 3.000-
                 2.500 ile erken Tunç Çağı’na tarihlenmektedir daha sonra sürekli yerleşim gören Troya katmanları,
                 MÖ 85–MS 8. yüzyıla tarihlenen Roma Dönemi ile sona ermektedir. Troya, bulunduğu coğrafi konum
                 nedeniyle burada hüküm süren uygarlıkların diğer bölgelerle ticari ve kültürel bağlantıları açısından
                 daima çok önemli bir rol üstlenmiştir. Troya, ayrıca gösterdiği kesintisiz katmanlaşma ile Avrupa ve
                 Ege’deki diğer arkeolojik alanlar için referans görevi görmektedir.




                 Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde 2.150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı; yamaçlarında hükümdarlık
                 yapmış olan Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için
                 yaptırdığı mezarı, anıtsal heykelleri ve benzersiz manzarası ile Helenistik Dönem’in en görkemli kalın-
                 tılarından birisidir. Anıtsal heykeller; doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır. Doğu terası, kutsal
                 merkezdir ve bu nedenle en önemli heykel ve mimari kalıntılar burada bulunmaktadır. İyi korunmuş
                 durumdaki dev gibi heykeller kireç taşı bloklarından yapılmıştır ve 8-10 metre yüksekliktedir. Varlığı
                 bilinmekle beraber kral mezarı, henüz keşfedilememiştir.


              Aşağıdakilerden hangisi bu metinlerin dil ve anlatım yönünden ortak özelliklerinden biri değildir?
              A)  Sayısal verilerden yaralanılmıştır.

              B)  Karşılaştırmadan yararlanılmıştır.
              C)  Örneklemelere yer verilmiştir.
              D) Benzetmelere başvurulmuştur.



                                                        4
   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107