Page 153 - 8og_tum_1_dnm
P. 153

16.
                    Gereğinden çok daha fazla kıyafet satın almak şık olmanın yolu değil. Aslına bakarsanız hiçbir
                    zaman da olmadı. Tam tersine az ve öz parçalarla çok daha şık olabiliriz. Buna karşılık dolapla-
                    rımızdaki kıyafet sayısıyla birlikte “Giyecek bir şey bulamıyorum.” diye yakınanların sayısı aynı
                    hızla artıyor. İnsanlar yeni elbiseler alarak âdeta kendilerini modaya zincirlemiş. Alışverişi hayatın
                    tek amacı olarak görüp mutlu olmanın yolunu AVM’de ve mağaza dolaşmakta arayan insanlar
                    azımsanmayacak kadar çok. Buraları dolaşan insanlar ihtiyaçlarını gidermekten ziyade açgözlü-
                    lüklerini doyurma derdine düşmüş gibiler. Daha çok alarak daha fazla acıkıyorlar.

               Bu metne göre,

                 I.  Tarihte her zaman yeni elbiseler alarak mutlu olma peşinde olan insanlar vardı.
                II.  Dolaplarında gereği kadar  elbise olsa da bazı insanlar hâlen giyecek elbisesi olmadığını düşünüyor.
                III.  Az ve öz elbiselerle bile gerektiği kadar şık olunabilir.

               yargılarından hangilerine ulaşılamaz?
               A)  Yalnız I           B)  I ve II            C)  I ve  III         D) II ve III















           17.
                  Yolculuğu severim, hele trenle yolculuğu daha çok severim.  Trenler her zaman bana daha konforlu
                  gelmiştir. Uzun yolculuklarımda bu yüzden hep treni seçtim. Avrupa’yı baştan başa trenle geçmek en
                  büyük hayalimdi. Hatta çocukluğumdan bu yana hep hayalini kurduğum tek şeydi. Bu büyük  haya-
                  limin güzergâhı ilk önce Avusturya, oradan da Almanya olacaktı. Bu şekilde Avrupa’yı bir baştan bir
                  başa dolaşacaktım. Avusturya’ dan hareket ettikten hemen sonra önümde oturan Alman yolcu, trenin
                  penceresini açtı. Pencerenin hemen arkasında olduğumuz için gelen rüzgar bizi fazlasıyla etkiliyordu.
                  Dağı tırmanırken yavaşlayan trenle beraber rüzgar da yavaşlıyordu ama ovada hızlanan trenle rüzgar
                  da hızlanıyordu. Yanımdaki yolcular da ben de Alman yolcuya pencereden gelen rüzgardan rahatsız-
                  lığımızı anlatamadık. Almanca bilmediğim için uyaramadım. Alman yolcu pencereyi bir türlü kapat-
                  madı. Çünkü pencereden gelen rüzgar direkt onu rahatsız etmiyordu. Ben daha fazla dayanamayıp
                  Alman yolcunun önündeki camı açtım. Açılan pencereden gelen rüzgar Alman yolcuyu rahatsız edin-
                  ce bizim şikayetimizi daha iyi anlayıp hemen önümüzdeki pencereyi kapattı. Buradan da anlaşılacağı
                  üzere…….






               Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
               A)  dil bilmemek, bizi bazen problemlerin ortasında bırakabiliyor.

               B)  insan yaşadığı sorunu ancak başkasında görünce tam anlayabiliyor.
               C)  bir sorunun çözümünü canlı yaşayınca daha kolay bulabiliriz.
               D) empati yapmak, kişiye sorunu göstererek çözüm bulmada yardımcı olur.



                                                         8
   148   149   150   151   152   153   154   155   156   157   158