Page 121 - 8metadin
P. 121
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Hakkı
Gözetmedeki Hassasiyeti
Öğreten Bilgiler ve Etkinlikler
Hakkı gözetmek; adaletli olmak ve her hak sahibine hakkını vermek demektir. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) en belirgin özel-
liklerinden biri de insanlar arasında her zaman adaletle karar vermesi ve adil olmasıdır. Hz. Muhammed (s.a.v.), insanlar
arasında adaleti uygularken din, dil, ırk, cinsiyet, makam-mevki ve zenginlik fark gözetmemiştir. “Ben adaletli olmazsam
başka kim adil olabilir?” (Muslim, Zekat, 142. hadis.) sözüyle, peygamber olarak öncelikle kendisinin adil olması gerekti-
ğini dile getirmişti.
Hz. Peygamber (s.a.v.), hak hususunda hiç kimseye ayrıcalık tanımamıştır. Mahzumoğulları’ndan bir kadın hırsızlık yapar. Hz.
Muhammed’e (s.a.v.) bir aracı göndererek kadının affetmesini isteyenler olur. Çünkü kadın zengin ve tanınmış bir aileye mensup-
tur. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu isteğe üzülür. Ayağa kalkarak şunları söyler:
“Ey insanlar, sizden önceki insanlar aralarında varlıklı biri hırsızlık yaptığında ona dokunmazlar; zayıf biri hırsızlık yaptığında ise
onun cezasını verirlerdi. Allah onları bu yüzden helak etti. Allah’a yemin ederim, değil o kadın, bu suçu işleyen Muhammed’in
kızı Fatıma bile olsa onun da cezasını veririm.” (Buhari, Hudud, 12)
Hak kelimesi; Kur’an-ı Kerim, İslam, adalet, davranışların yerinde olması, bir iş ve emeğin maddi veya manevi karşılığı,
doğru inanç ve bilgi, dinin veya hukuk düzeninin tanıdığı yetki, gerçek, doğru ve gerçeğe uygun gibi anlamlarda kul-
lanılır.
Hz. Muhammed (s.a.v.) henüz peygamberlik görevi verilmeden önce de haksızlıkların karşısında duruyordu. Erdemliler
Topluluğu (Hilfu’l-Fudul)’na katılmış, haksızlığa uğrayan, güçsüz ve kimsesiz insanların hakkını korumuştur.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) henüz peygamberlikle görevlendirilmediği dönemde Kâbe tamir edilmektedir. “Hacerül
Esved” taşının yerine yerleştirilmesi konusunda anlaşmazlık çıkar. Bu anlaşmazlık Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hakemliği
ile çözülür. Çünkü ona herkes güvenir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) kul hakkına çok önem verirdi. Vefatından birkaç gün önce bütün Müslümanların önünde, “Ey
Müslümanlar, şayet birinize haksız bir muamelede bulunmuşsam onu ödemeye hazırım. Kimin hakkı varsa işte şahsım
işte malım gelsin alsın.” (A.Himmet Berki. H. Enbiya s.431) diyerek üzerinde hiç kimsenin hakkının kalmasını istememiş-
tir.
121