Page 69 - 8modprgf
P. 69

TEST
              9
                   Sıfır Bilgi Yüzde Yüz Anlam


          1.
                Doğduğumuzda sahip olduğumuz veya inandığımız bir tutum, inanç, fikir yoktu. Bembeyaz bir kâğıt, şekil
                verilmemiş bir hamur, içi boş bir gemiydik. Ne Galatasaraylı ne Fenerbahçeli ne de Beşiktaşlıydık. Neyin
                doğru neyin yanlış, neyin günah neyin sevap olduğunu bilmiyorduk. Dünyanın nasıl bir yer olduğuna ya
                da nasıl bir yer olması gerektiğine dair hiçbir fikrimiz yoktu. Önce ailemizden sonra da çevremizden aldı-
                ğımız verilerle şekillenmeye, kendimize ait görüşlere sahip olmaya başladık.



              Aşağıdaki metinlerden hangisi bu metinle konu bakımından bir benzerlik taşımaktadır?
              A)  Bir şeyin doğru veya yanlış olduğu kişiden kişiye değişebilir mi? Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır olabilir. Evet,
                kişiden kişiye göre değişebilir çünkü bireyin içinde yaşadığı toplumun sahip olduğu kültürler farklı anlayışlar ortaya
                çıkarabilir. Yani bir toplumda kendisinden yaşça büyük birine adıyla hitap etmek gayet normal bir durumken başka bir
                kültürde bu durum son derece yanlıştır. Hayır, diye de cevaplayabiliriz baştaki soruyu çünkü yalan söylemek, hırsızlık
                yapmak her toplumda her kültürde yanlış bir tutumdur.
              B)  Değerlerimiz, bizi biz yapan biricik ögelerdir. Toplum olarak bizi bir arada tutan, aynı şeye üzülüp aynı şeye sevinmemizi
                sağlayan hep sahip olduğumuz değerlerdir. Kolay elde edilmemiştir. Yüzyıllar ötesinden gelip daha yüzyıllar ötesine
                nesilden nesile taşınacaktır. Çocuk daha dünyaya gelir gelmez tanışır içinde yaşadığı toplumun değer yargılarıyla. Sonra
                onlarla büyür, onlarla gelişir, onlarla yaşar ve kendisinden sonraki nesillere aktarır.
              C)  Bir düşünceye körü körüne bağlanmak ne kadar da yanlış bir yaklaşımdır. Bazen bu düşünce, yanlış olduğu bilinse de
                terk edilmez. Çünkü küçüklükten beri inandığın bir şeyi değiştirmek kolay değildir. Oysa gelişmenin önündeki en büyük
                engel tam da budur. Yeniliklere açık olmayan bir kişi ve o kişilerin oluşturduğu toplum, hızla gelişen geliştikçe de yeni
                şeyler keşfeden dünyanın gerisinde kalacaktır.
              D) Çocuk, her bakımdan işlenmemiş bir elmas gibidir. Öğrenmeye aç yapısıyla sizin gözünüzün içine bakar. Sahip olduğu
                bir düşünce, henüz inandığı bir şey olmadığı için ne söyleseniz kapar. Nasıl bir insan olacağına onu şekillendirecek kişiler
                karar verir. Büyüdüğünde savunduğu fikirler, kim bilir kimler tarafından zamanında onun taptaze usuna serpiştirilmiş
                tohumların filizlenmiş halleridir. Bu bakımdan onlar, kendisini yetiştirenlerin birer yansımasıdır.



















          2.   Bazı yazarlar ve şairler vardır ki ne şiirler, ne romanlar, ne öyküler yazsalar da eleştirmenlerin gözüne giremezler.
              Bunlar, henüz körpe şair ve yazar oldukları için edebiyat dünyasında sesleri cılız çıkar. Eleştirmen de usta yazar-
              lara gücü yetmedikçe, üstat şairlere söz geçiremedikçe bu tazelerden alır hıncını. Öyle ki genç bir yazar veya
              şair yazdıklarıyla suyun üzerinde yürüse bu eleştirmenler, “Demek ki yüzme bilmiyor ki yürüyor.” diyeceklerdir.

              Metinde geçen “Suyun üzerinde yürüseler “Demek ki yüzme bilmiyorlar ki yürüyorlar.” sözüyle asıl anlatıl-
              mak istenen nedir?

              A)  Eleştirmenlerin alanlarında yeterli kimseler olmaları
              B)  Eleştirmenlerin şair ve yazarlar arasında ayrımcılık yapmaları
              C)  Genç yazar ve şairlerin eleştirmenlerce küçük görülmeleri
              D) Genç yazar ve şairlerin eleştirmenlere bir türlü yaranamamaları


                                                       69
   64   65   66   67   68   69   70   71   72   73   74