Page 30 - 8ogparag_sb
P. 30

3.                                        Güçlükle ağı toplayan çift, ördeklerin yanı sıra aralarında turna,
                                                     sazan ve kızılkanatların da yer aldığı yüzlerce çürümüş balığı
                                                     hemen yetkililere haber verdi. Gölün bir içme suyu havzası
                                                     olduğunu hatırlatan  Taha  Tarhan,  “Buraya kamp için, sportif
                                                     balıkçılık yapmak için gelmiştik. Gölden gelen kötü koku üzeri-
                                                     ne eşimle birlikte bota binip açıldık. Biraz ilerledikten sonra
                                                     suyun  üzerinde  ölü ördekler  görmeye  başladık.  Bunların  bir
                                                     hayalet ağa takılarak öldüğünü, şişince de su üzerine çıktıklarını
                                                     anladık. Ağ ucunu bularak çekmeye başladığımızda ise gözleri-
               mize inanamadık. Balık ağını çektikçe ölü ördekler geliyordu. Ağın uzunluğu yaklaşık üç yüz metredeydi. Yarı-
               sına geldiğimizde ölü ördek sayısı otuzu geçmişti. Ağın sonuna geldiğimizde ise altmış sekiz ölü ördeği sudan
               çıkarmıştık. Balık ağında ayrıca yüzlerce çürümüş balık vardı.” diye konuştu.
               Verilen metinden aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

               A)  Aynı zamanda içme suyu kaynağı olan gölün kirlenmesinden bahsedilmektedir.
               B)  Balıkların ve ördeklerin ölme nedenleri hayalet ağdır.
               C)  Ölen ördek türleri hakkında bilgi verilmiştir.
               D) Ölen bazı balık türlerinin hangileri olduğundan bahsedilmiştir.


















           4.   Bir doğa olayının, bir varlığın meydana gelişinin, doğa elemanlarından birinde olan bir değişikliğin doğaüstü
               özellikler gösteren kişilerin hayatlarının, halk hafızasında ve hayalinde yaşayan biçimiyle belli bir yere ya da
               bir olaya bağlanarak olağanüstü olaylarla süslenip anlatıldığı hikâyelere “efsane” denir. Efsaneler bir bakıma,
               milletlerin modernleşmiş şekilleri olarak ifade edildikleri için kutsal öğeler de taşır. Genellikle bir inanç üzerine
               kuruldukları için anlatılanların inandırıcılık özelliği vardır.
               Kutsallık ve yaptırımcılık gücü, efsaneye toplumsal işlevi bakımından diğerlerine göre oldukça farklı bir konum
               kazandırmıştır. Efsane konusunda önemli bir çalışma olan Prof. Dr. Bilge Seyidoğlu’nun Erzurum Efsaneleri ese-
               rinde efsanenin toplumsal işlevleri şöyle özetlenebilir:
               1. Gelenek görenekleri korur.

               2. Efsaneler topluma yön verir, onlara iyi olmayı, nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağını telkin eder.
               3. Teşekkül ettikleri yere mana kazandırarak başka bir gözle bakılmasını sağlar.
               Buna göre seçeneklerde verilenlerden hangisi yukarıdaki yargılardan birine örnek olarak gösterile-
               mez?
               A)  Ziyaret yerlerinin etrafında üç yedi bazen kırk kez dönülmesi ve ziyaretlerin belli aralıklarla belli günlerde tekrarlanması

               B)  Hastaların, zayıfların, maddi bakımdan güçsüz olanların korunmalarını telkin ederek insanların iyilik yapmaya teşvik
                  edilmesi
               C)  Halkın gerçek ve kutsal olarak belli bir yer etrafında efsane yaratması, onunla bu gerçeği paylaşması, o yerle birleşmesi
               D) Olağanüstü ve kutsal bir şahsın yattığına inanılan kabrin yerinin değiştirilmesinin hatta onarılmasının bile mümkün
                  olmaması

                                                         30
   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35