Page 31 - 8ogparag_sb
P. 31

5.   Ürdün’ün Lut Gölü’nden Akabe Körfezi’ne kadar uzanan geniş bir coğrafyada yer alan Petra antik şehri, kayalar
              içine oyulmuş yapıları ile büyüleyici bir güzelliğe sahip. Kentin bu ihtişamlı görünümüne bakıldığında isminin
              ‘taş’ anlamına gelmesine de şaşırmamak gerekiyor. Petra antik şehri, güneş ışığının düşme açısına göre değişen
              pembe, kırmızı, sarı, turuncu renkli görüntüsü ise unutulmaz bir manzara oluşturuyor. 1812 yılında İsviçreli
              Kaşif Johann Ludwig Burckhardt tarafından yeniden bulunana kadar yalnızca bölgede ticaret yapan Arapların
              bildiği bir kayıp şehir olan Petra, bölgeyi ziyarete gelenleri daha ilk görüşte etkisi altına alan muhteşem bir
              yerleşim yeri. Ticaret ve kervan yolları üzerinde yer aldığı için Nebati Krallığının oldukça zenginleşmesini sağ-
              layan şehir, o dönemlerde yaklaşık otuz binlik bir nüfusa ev sahipliği yapmış. Görkemli bir geçmişe sahip olan
              Petra’da, zaman içerisinde yaşanan depremler sonucunda binalar yıkılmış ve şehirdeki en önemli şey olan su
              yönetim sistemi zarar görmüş. Tüm bunların ardından bölgede yaşayan insanların da şehri terk etmesi ile Petra,
              bir kayıp şehre dönüşmüş.
              Verilen metinden Petra ile ilgili olarak;
                I.  Zaman içinde ticaret ve kervan yolları üzerinde bulunduğu için önem kazandığı
               II.  Bazı doğal afetlerden sonra önemini kaybettiği ve unutulduğu

               III.  Kullanılan yapım tekniğinin günümüzde hâlâ bilinemediği
              çıkarımlarından hangisine ulaşılamaz?
              A)  Yalnız III        B)  I ve II            C)  I ve III           D) II ve III


















          6.


                        O küçücük kitabı karıştırırken bir üzünç çöküyor kişinin içine. Bir şair yaşamış, sevmiş
                        sanatını, uğraşmış, anlamayanların gülmelerine, kaba, bayağı sözlerine karşı koymuş,
                        bütün bıraktığı işte bu… Küçümsemiyorum o eseri, bilmiyorum değerini, bizim şiir,
                        sanat anlayışımızı, dünya görüşümüzü tazeleyiverdi. Ama Orhan Veli yaşasaydı daha
                        çok şeyler verebilirdi. Günden güne olgunlaşıyordu, hem olgunlaşıyor hem de sanat-
                        taki devrimciliğinden ayrılmaksızın özüne hıyanet etmeksizin değişiyordu. Yaşlan-
                        dıkça uslanan, şu içsiz, sevgisiz, inançsız, kendi kendilerine araştırmalara girişmekten
                        korkan, yerleşmiş kanılara bağlanıp sağlıklarında yok oluveren kimselerin uslanmak
                        dedikleri pısırıklığa düşecek insanlardan değildi o. Yaşasaydı düşüncesi günden güne
                        zenginleşecek, genişleyecekti. Kendi sanatını savunmak, kendi değerini belirtmek
                        için başkalarını küçültmeye kalkışanlardan da değildi.




              Bu metinde bahsedilen şair için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
              A)  Eserlerinin kendinden sonraki kişilere ilham kaynağı olduğu
              B)  Millî değerlerine bağlı olduğu ve fikirlerinden ödün vermediği
              C)  Kendi çıkarları için başkalarını harcadığı ve sevgiden mahrum olduğu

              D) Yenilikçi bir düşünceye sahip olduğu

                                                       31
   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36