Page 13 - 8ogmot_tum_1_dnm
P. 13

3.                   Damat Ferit Paşa sadrazam olduktan sonra İtilaf Devletleri’nin isteklerini koşulsuz
                                yerine getirmiştir. İstanbul Hükümeti’ne göre işgaller geçiciydi ve İtilaf Devletleri’ni
                                kızdırmamak gerekirdi. Bunun için Anadolu’ya Nasihat Heyetleri göndererek halkı
                                                        sükûnete davet etmiştir.


                  Halk, işgal güçleri karşısında bulundukları bölgeleri korumak için direniş cemiyetleri
                  kurdu, miting ve protestolarla işgallerin haksızlığını tüm dünyaya duyurmaya çalıştı.
                 Kuvay-ı Millîye’yi oluşturan halk işgalci güçlere karşı silahlı mücadeleye geçerek yaşa-
                                      dıkları toprakları korumaya çalıştı.



                              Mustafa Kemal antlaşma maddelerinin net olmadığını, yoruma açık olduğunu ve işgal-
                               lere zemin hazırladığını, Osmanlı Devleti kendisini kayıtsız ve şartsız düşmana teslim
                               ettiğini belirtmiştir. Ama hiçbir zaman ümitsizliğe düşmemiş ve İstanbul’da gördüğü
                                        İtilaf Devletleri donanmasına “Geldikleri gibi giderler” demiştir.

               Yukarıdaki metinlerde Mondros Ateşkes Antlaşması karşısında İstanbul Hükümeti’nin, Mustafa Kemal’in ve
               Türk halkının tutumları verilmiştir.
               Bu bilgilere dayanarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?

               A)  Türk halkı işgaller karşısındaki tutumunu çeşitli yollarla göstermiştir.
               B)  Damat Ferit Paşa İtilaf Devletleri’nin isteğiyle sadrazam olmuştur.
               C)  Mustafa Kemal ümitsizliğe düşmemesine rağmen işgaller karşısında istediği başarıyı elde edememiştir.
               D) Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin gönderdiği Nasihat Heyetleri Anadolu’da başarılı olmuştur.





           4.   “Millet orduya; kendi içinden teslim etmiş evladını, düşman saldırılarına maruz kalan bölgelerin müdafaası-
               na, düşman saldırılarına uğrayan kardeşlerinin hayatının muhafazasında çalışmaya mecbur olmuştu. İşte buna
               Kuvâ-yı Milliye diyoruz ve bütün kâinat böyle diyor.” şeklinde tanımlanan Kuvâ-yı Milliye, başlatılan haksız
               işgallere karşı bulundukları bölgelerin savunmasının sağlamlaştırılıp pekiştirilmesini hedeflemiştir. Böyle bir
               durum, direnmenin ve meşrulaşma çabalarının başlangıcı olmuştur. Kuvâ-yı Milliye, TBMM Hükümeti’nin oto-
               ritesini egemen kılacak, içeride güvenliği sağlayacak bir kuvvet olmuş, düzenli orduya geçiş öncesinde disiplin
               sağlamaya çalışmıştır. Yunan ordusunun taarruzlarına düzensiz ve gayri nizami kuvvetlerle karşı konulamaması
               Kuvâ-yı Millîyeyi ve zamanla suistimale yönelen yapısını tartışılır hale getirmiş, TBMM’nin gizli ve açık celsele-
               rinde Kuvâ-yı Milliye, gündemin konusu olmuştur. “Kanaati gayet sağlam olan insanlardan, fertlerden oluşan
               cesur ve pek çekingenlerin veya korkakların giremedikleri bir heyet” olarak nitelendirilen Kuvâ-yı Milliye, yapı-
               lan müzakereler neticesi lağvedilmiş ancak, Millî Mücadele içerisindeki yararlılığı ve rolü unutulmamış olan
               direniş kuvvetleri olarak kalmıştır.
               Verilen bilgilerden Kuva-yi Milliye ile ilgili olarak;

                 I.  Düzenli ve disiplinli birliklerdir.
                II.  Vatanseverlik duygusu hakimdir.
                III.  Bağımsız yaşama isteğiyle kurulmuşlardır.
                 IV.  Bazılarında Osmanlı’ya bağlılık devam etmektedir.

               yargılarından hangilerine ulaşılamaz?
               A)  Yalnız I           B)  I ve IV            C)  I, II ve IV       D) II, III ve IV



                                                         12
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18