Page 132 - 8_sf_gold_tur_den
P. 132
7. Orhan Seyfi Orhon ve Enis Behiç Koryürek gibi Faruk Nafiz Çamlıbel de eli kalem tuttuğu sürece kabul görmüş
şiir anlayışına itiraz eden ve Anadolu insanın durumunu en sade hâliyle anlatan şiirler yazdı. Bu üç şair, kendi
dönemindeki şiirin o süslü ve gereksiz abartılı yönlerine yeni bir ışık, yeni bir bakış getirmenin yanında şiirin
sadece güzel cümleler kurmaktan ibaret olmadığını belirttikleri için şiire ve şairliğe yeni bir anlam katmayı
başarmışlardır.
Bu metinde sözü edilen üç şairle ilgili,
I. Şiirlerinde evrenselliği ön planda tutmuşlardır.
II. Şiire ve şairliğe yeni bir anlam getirmişlerdir.
III. Anadolu insanını olduğu gibi anlatmışlardır.
IV. Kendisinden sonraki şairlere yol göstermişlerdir.
yargılarından hangileri söylenemez?
A) I ve II B) I ve IV C) II ve III D) III ve IV
8. ✎ Tanımlama, bir kavramın ya da olayın genel özellikleriyle tanıtılmasıdır.
✎ Sayısal verilerden yararlanma; bir metinde anlatılanların daha etkileyici, inandırıcı olabilmesi için bazı sayı-
sal verilerin kullanılmasıdır.
✎ Benzetme, bir kavramı ya da varlığı başka kavram ya da varlığa ait özelliklerle anlatmadır.
Buna göre aşağıdaki metinlerin hangisinde tanımları verilen düşünceyi geliştirme yollarının tamamı
kullanılmıştır?
A) Türkçe konusundaki hassasiyeti ve kayda değer çalışmalarıyla bilinen, dünyanın en genç yaşta profesör olmuş kişisi
olarak tanınan,19 Nisan 2015’te aramızdan ayrılan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu: “Türkçe kenarda köşede kalmış, pek az insa-
nın konuştuğu, bugünün gereklerine, tekniğine, bilimine yetmeyecek, iç yapısı zayıf, cılız, önemsiz bir dil midir? Hayır!
Türkçe bir ana dildir; Hint-Avrupa, Sami-Hami ve Çin ana dil grupları gibi, Türk dilleri (Ural-Altay Dilleri) ana dil grubunun
temel dilidir. Bu dil, bir lokomotif gibi hareket ederek aralarındaki ilişkiyi sağlamaktadır. Birçok lehçenin uzak, yakın akra-
baları vardır. Baltık Denizi’nden Çin’e, Sibirya’nın tundralarından Hint’e kadar 250 milyon insan tarafından konuşulur.”
B) Dil; bir toplumun sadece iletişimini sağlayan araç olmaktan ziyade, bir ulusun düşünme ve yorumlama zenginliğidir. Dil,
canlı bir varlıktan farksızdır. Çünkü dünyanın her yerine yayılmıştır ve insanlar var oldukça dil de var olacaktır. Ludwig
Wittgenstein’in “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.” sözü dilin ve dilin temelini oluşturan düşüncenin belli bir coğraf-
yaya sığdırılamayacağını, düşünme tarzının ve hayallerimizin dilimiz ölçüsünde kilometrelerce mesafeyi kat edebilece-
ğini göstermektedir.
C) İki yıl önce Dünya’dan kalkan bir uzay aracı, saatte 50.000 km gibi dehşet bir hızla yanından rüzgâr gibi geçtiğinde Plü-
ton’da sakin, puslu ve çılgın bir gündü. New Horizons (Yeni Ufuklar – NASA tarafından yürütülen bir insansız uzay uçuşu
görevi. Kendisi cüce gezegen Plüton ve ötesine uçuş yapan ilk uzay aracı. 19 Ocak 2006’da fırlatıldı.) bir miktar fotoğraf GENEL DENEME 7
çekmiş, Plüton’un atmosferinde bazı hızlı ölçümler yapmış ve bunların hepsini Dünya’ya geri yollamış, gezegenleri ince-
leyen bilim insanlarına ilk defa uzaklardaki bu cüce gezegene çok yakından bakma şansını vermişti.
D) Sahra Çölü’ndeki tozlar, her yıl Afrika’dan çıkıp Atlantik boyunca sürükleniyor. Fakat bu tozlar çoğu defa “Godzilla” dene-
cek kadar büyük olmuyor. Her yıl görülen bulut, haziran ayında bu lakabı kazandı. Bu tür fırtınaların kayıtlarını tutan
bilim insanlarına göre, 20 yıldır bu kadar tozlu bir olay görülmemişti. Toz bulutu, buna benzer tipik bir buluta göre %60
ila %70 arası daha fazla toz içeriyor. Ayrıca Sahra Hava Katmanı olarak adlandırılan bu yıllık doğa olayının genelde kat
ettiği mesafeden de daha uzağa gitmiş.
131