Page 128 - og_7den_8e_Tur
P. 128

7'DEN 8'E                                                                     6. BÖLÜM
                                                 METİN TÜRLERİ


              10. Hikâye (Öykü)


              Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olayların kişi, yer, zaman, unsurlarına bağlı olarak anlatıldığı kısa yazılara
              denir.

              Örnek:



                   Naz, bir meteor düşüyormuş gibi odama daldığında Eda ile birlikte tembel tembel oturuyor ve
                   sadece hayal kuruyorduk. Ama aklımızdan ne bambu ormanları geçiyordu ne de kuzey ışıkları.
                   Ben, ''Kutuyu kayısı sarısına boyasam nasıl olur?'' diye hayal ediyordum. Eda ise nar ağaçlarının
                   baharda çiçek açıp sonbaharda meyvelerinin olgunlaşmasını ilginç bulmuş, anlatıp duruyordu
                   kendi kendine.




              11. Masal


              Genellikle girişte tekerlemelerin bulunduğu, yer ve zaman unsurlarının belirsiz olduğu, olağanüstü olayların
              ve kahramanların yer aldığı ağızdan ağıza aktarılarak günümüze kadar gelen halk hikâyelerine denir.

              Örnek:



                  Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde çok eski zamanlarda fakir bir ana ile
                  kızı varmış. Ana, gece sabaha kadar iplik eğirir; genç kız da onu götürüp pazarda satarmış. Geçim-
                  lerini böyle sağlarlarmış. Bir gün kadın yine ipliğini eğirmiş, kızına vermiş. Kız pazarda ipliği satmış.
                  Dönerken çok güzel bir tencere görmüş. İplik parasıyla ekmek alacağı yerde dayanamayıp bu küçük,
                  sevimli tencereyi almış. Ertesi günü ne görsün! Tencere yakındaki eşyalarla konuşmaya, eşyalara der-
                  dini anlatmaya başlamış.




              12. Fabl

              İçerisinde insan dışı varlıkların tıpkı insan gibi düşündüğü, konuştuğu ve insan gibi davrandığı ve sonunda
              okuyuculara ders verme amacı güden yazılara denir.

              Örnek:




                      Yaşlandı diye karar vermiş sahibi, eşeği çalıştırmamaya. Salmış eşeği otlaması için yemye-
                      şil ovaya. Eşek, emekliye ayrıldı diye durmayacak işler; çiftçi kendisine yeni bir yük hayvanı
                      seçer. Bu hayvan, alaycı attan başkası değildir. Görüldüğü üzere eşeğin bedduası hiç de
                      azımsanmayacak gibidir. “Ah, benim şom ağzım!” demiş at içinden. Kendini dev aynasında
                      görenlerin sonu budur. Ne gelir artık at için elden?







                                                       127
   123   124   125   126   127   128   129   130   131   132   133