Page 197 - 8_sf_Tane Tane Türkce Defter Kitap
P. 197

5   Aşağıda verilen bilgilerden, okuduğunuz metinle ilgili olanlarını  le işaretleyiniz.



               PANTER — Padişah ve Sultan hazretleri geliyor! (Herkes sağa sola açılır. Yerlere kadar eğilip, selâm verir-
               ler. Padişah ve Sultan ağır ağır gelirler. Hayvanları selâmlayarak tahtlarına otururlar. Panter de Padişahın
               yanındaki yerini alır. Aslan panterin kulağına bir şeyler fısıldar.)
               PANTER — Şikâyeti olanlar sırayla gelsinler. (Bir uğultu olur. Kurt öne çıkar. Uğultu kesilir.)
               KURT — Merhametli padişahımız, efendimiz. Şu kötü ruhlu, kurnaz Tilki'nin bana yaptıkları için adaletini-
               ze sığınıyorum. Zavallı karımı ele güne rezil etti. Minicik yavrularımın suratına pislikler fırlattı. Bu yüzden
               üç tanesinin gözleri kör oldu. Bu hainin yaptıklarını bir hafta anlatsam bitiremem.
               (Kurt geri geri çekilir. Kedi öne çıkar.)
               KEDİ — Efendimiz. Benim de şikâyetim Tilki'den. Geçtiğimiz kışın soğuk bir günüydü. Binbir güçlükle   TANE TANE ÖĞREN
               bulabildiğim bir sucuk parçasını beni kandırıp elimden aldı. (Kedi geri çekilir. Tavşan gelir.)
                    Sahnelenmek üzere yazılmıştır.
                    Sadece yazarın başından geçmiş bir olay anlatılmıştır.

                    Karşılıklı konuşmalar şeklindedir.
                    Konusunu tarihi bir olaydan almıştır.

                    Oyuncuların hareketleri yay ayraç ( ) içinde belirtilmiştir.
                    Kurmaca metin türlerindendir.





                 İnsanlara ders vermek amacıyla yazılmış hikâyelere “fabl” denir. Kahramanlar, çoğunlukla hayvanlardan
                 seçilen insan dışındaki varlıklardır. Bu varlıklara, kişileştirme ve konuşturma söz sanatlarıyla insan özellik-
                 leri yüklenir. Fabllarda asıl amaç insanlara ders vermektir.



           6
              Aşağıdaki paragraflardan fabl olanların başına  koyunuz.


                     Bir zamanlar cimri bir adam yaşarmış. Öyle cimriymiş ki bütün mallarını altınla değiştirmiş. Bir
                     çuval altını olunca da gidip bir ağacın dibine gömmüş. Gelgelelim aklı hep altınlarındaymış.
                     Onları düşünmekten gözüne uyku girmez olmuş. Yemeden içmeden kesilmiş. Gece gündüz
                     demez, aklına estiği zaman gider, toprağı kazarmış. Sonra altınlarını bir bir sayarmış.

                     Bir tarla kuşu, filin su içmek için geçtiği yolun üzerinde bulunan bir devekuşu yumurtasını ken-
                     disine yuva yapıp yumurtlamış. Fil, hep buradan geçermiş. Bir gün her zamanki gibi suya, bu
                     yoldan gitmiş. Ve tarla kuşunun yuvasını çiğnemiş! Yumurtalarını ezmiş, yavrularını öldürmüş!
                     Tarla kuşu felaketi görünce bu işi filden başkasının yapmış olamayacağını anlamış, kanatlarını
                     çırpmaya başlamış ve file gelmiş. Ağlayarak başına konmuş filin ve file:
                     “Ey kral! Neden yumurtalarımı ezip yavrularımı öldürdün, senin komşunum ben? Acaba beni
                     küçük gördüğün ve değersiz bulduğun için mi yaptın bu işi?” diye seslenmiş.
                     Fil de:
                     “Evet, bu yüzden yaptım!” demiş.

                     Görmüş geçirmiş bir horoz tünemiş bir ağacın dalına. Kurnaz tilki, sesini yumuşatarak, ona demiş
                     ki: “Kardeşçiğim, artık dostuz; barış oldu hayvanlar arasında. Müjde getirdim sana, in de bir sarı-
                     lalım ama Allah aşkına oyalanma çünkü bilirisin ya, başımdan aşkın işlerim.




                                                       197
   192   193   194   195   196   197   198   199   200   201   202