Page 65 - 8ogparag_sb
P. 65

PARAGRAFIN ANLAM YÖNÜ | OLAY, YER, ZAMAN VE VARLIK KADROSU              TEST – 16


          1.   Hikâyede olayın yaşandığı dönem, mevsim veya belli bir zaman aralığına ‘’hikâyenin zaman unsuru’’ denir.
              Zaman unsuru, bazı olaylarda belirginken bazılarında ise belirgin değildir.
              Buna göre aşağıdaki metinlerin hangisinde zaman unsuru belirgindir?
              A)  Küçük Prens, gezegeninden bahsetmeye başlar. Anlattığına göre bir oda büyüklüğünde daha önce bir Türk bilimci tara-
                fından keşfedilen “Asteroid B-612” gezegeninden gelmiştir. O gezegeninde günlük rutin işlerini yaptığı sırada başka bir
                gezegenden bir gül tohumu gelip canlanması üzerine Küçük Prens sevmeyi öğrenmiştir. Küçük Prens, kendini eğitmek
                için başka gezegenlere seyahate çıkar. Dünyaya beraber 7 gezegene yolculuk eder. Burada gördüğü yetişkinleri genel
                olarak tuhaf ve kendini beğenmiş olarak nitelendirir.
              B)  Dünyanın hiçbir yerinde var olmamış binaların çizimleriydi bunlar. Dünyaya gelmiş ilk insan tarafından çizilmiş ilk evler
                gibiydiler. Sanki o insan kendisinden önce de binlerinin ev yaptığını hiç duymamış gibi. Bu çizimler hakkında söylenebi-
                lecek tek şey, her bir yapının nasıl tam olması gerekiyorsa öyle göründüğüydü. Bunları çizen, sanki kâğıtların başına otu-
                rup da uzun uzun düşünmemiş; kapıları, pencereleri, sütunları yerleştirmemişti. Sanki içinden gelen zorlayıcı içgüdüleri
                ve kitapların öğrettiği esasları dökmüştü kâğıda.
              C)  Okuldayken bir tek arkadaş edinmemiş, edinme olanaklarını da aramamıştı. Kardeşlik kulüplerine girmeyi reddetmişti.
                Liseyi de çalışarak okumuştu, enstitüde geçirdiği üç yıl boyunca da hep çalışmıştı. Çocukluğundan beri inşaatlarda işçi
                olarak çalışmaktaydı. Buldukça sıva işleri, su tesisatı, çelik işleri yapmıştı. Nerede iş bulursa oraya gidiyordu.
              D) Jonathan başını salladı. Birkaç gün öbür martılar gibi davranmaya çalıştı; gerçekten uğraştı, iskelelerde, balıkçı teknele-
                rinin çevresinde çığlıklar atıp sürüyle kavgalara girişti. Akşam saatlerinde bu işi başarabileceğini umuyordu. Güneş battı,
                her tarafı karanlık basmaya başladı. Balık ve ekmek yığınlarına dalıp çıktı ama yürütemedi. En sonunda bir kenara çekildi,
                düşündü ve ne yapacağına karar verdi.


          2.
                     Güneşin batma saatiydi, akşam göğünün bulutları erimiş altından gibi duruyordu. Ağaç
                     tepelerini deşeleyen uğultulu rüzgâr yüzünden konuştukları uzaktan anlaşılmıyordu ama
                     ulak olarak birbirlerine karşılıklı saygı gösterdiklerine göre aldatıcı ışığı da böyle kabul eder,
                     ona bir şey yapmazlardı. Üstelik eninde sonunda birilerine yolu sormak zorundaydı Avni Bey.
                     Ormanın ortasında ve gecenin bir yarısında daha iyi bir fırsat zor çıkardı besbelli. Böylece
                     aldatıcı ışık cesaretini toplayıp saklandığı yerden çıktı, beyaz bayrağı salladı ve tir tir titreye-
                     rek durup kaldı havada. Tam o sırada kopan fırtına her şeyi silip süpürmüştü. Bunun olacağı
                     önceden de belliydi.

              Bu metinde altı çizili bölümler hikâyenin hangi unsurlarını oluşturmaktadır?
              A)  Yer- Zaman        B)  Olay-Kahraman      C)  Olay-Zaman         D) Kahraman-Yer


          3.     Şehirdeki bir evin bahçesinde yan yana iki limon ağacı dikiliydi. Nisan ayının sonu ile mayıs ayının başlarında
              açan limon çiçekleri, bütün bahçenin havasını bir anda değiştirir ve apartmanlara hapsolmuş insanlara baha-
              rın geldiğini müjdeliyordu. Ancak limon ağaçlarından biri, diğerine göre pek cılızdı; meyveleri de küçüktü. Bu
              yüzden büyük ağaç, her fırsatta onu küçümser ve ona tepeden bakardı. Evin sahibi de küçük boylu limon
              ağacından ümidi kesmiş görünüyordu. Küçük ağacın kuruyup öleceğini düşünüyor, bu yüzden de onu fazla
              sulamıyor ve bakımını pek yapmıyordu. Birkaç gün sonra cılız limon ağacı, sanki kendi küllerinden doğmuş gibi
              yeşermeye başlamıştı. Evin sahibi, bunu görünce çok şaşırmıştı. Üstelik bu hızla giderse diğerini de geçecekti.
              Küçük ağaç, kendinden emin bir şekilde büyük ağaçla yarışır duruma gelmenin keyfini yaşıyordu.
              Bu metinle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

              A)  Olay, birden çok yerde geçmektedir.
              B)  Olay, ilkbahar mevsiminde geçmiştir.
              C)  Olayın kahramanları limon ağaçları ve evin sahibidir.
              D) Beklenmedik bir durumla karşılaşılmıştır.

                                                       65
   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70