Page 66 - 8ogparag_sb
P. 66

4.   Uzak bir şehirde zengin bir ailenin su ihtiyacını karşılamakla görevli bir sucu yaşarmış. Sucu, boynuna astığı
               uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla her gün yakındaki ırmaktan zengin ailenin oturduğu eve
               su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış ve yol boyu su sızdırıyormuş. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan
               patronun evine giden yolu dolu olarak tamamlarken çatlak kova, içine konan suyun sadece yarısını eve ulaş-
               tırabiliyormuş. Bu durum uzun zaman böyle devam etmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken zavallı
               çatlak kova, görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı üzülüyor, kendinden utanıyormuş.
               Bu metinde,
                 I.  Zaman unsuru belirgindir.
                II.  Olay, birden fazla yerde geçmektedir.

                III.  Olayın kahramanı bizzat olayı anlatan kişidir.
               numaralanmış bilgilerden hangisi veya hangileri yanlıştır?
               A)  I ve II            B)  Yalnız II          C)  I ve III          D) II ve III

           5.

                       Uzun zaman önce Anadolu’nun büyükçe bir köyünde Mehmet ile Ali isminde iki delikan-
                       lı yaşarmış. Aynı zamanda çok iyi dost olan bu delikanlıların büyük hayalleri varmış. Onlar;
                       yoksulluklarından kurtulmayı, kasabanın zenginleri arasına katılmayı isterlermiş. Bıkmadan,
                       usanmadan bir gün nasıl köyün en zengin insanları olacaklarını konuşurlarmış. Her ikisi de
                       zeki ve çok çalışkan insanlarmış. İhtiyaçları olan tek şey bir fırsat yakalamakmış. Bekledikleri
                       fırsat bir gün karşılarına çıkıvermiş. Köyden biraz uzakta bulunan bir ırmaktan köy alanındaki
                       sarnıca su taşınması için iki adam çalıştırmaya karar verilmiş. Bu işi Mehmet ile Ali’ye vermiş-
                       ler. Her iki adam da ikişer kova almış ve nehre yollanmışlar. İlk günün sonuna doğru köyün
                       sarnıcı ağzına kadar dolmuş. Köyün yaşlıları, o gün onlara taşıdıkları her kova için on kuruş
                       ödemiş.

               Bu hikâyede aşağıdaki hikâye unsurlarından hangisi belirgin değildir?

               A)  Yer                B)  Zaman              C)  Olay              D) Kahraman

           6.   Aşağıdaki hikâyelerde altı çizili bölümlerden hangisinin hikâye unsuru yay ayraç içinde yanlış verilmiştir?
               A)  Günlerden bir gün yine söylenirken bir mucize gerçekleşmiş ve mermer yontucusunun dileği kabul olmuş. Yontucu, o
                  an güneşe dönüşmüş ve gökyüzünde parlamaya başlamış. Dileği kabul edildiği için çok mutluymuş fakat tam ışınlarını
                  etrafa yaymaya hazırlandığı sırada ışınlarının bulutlar tarafından engellendiğini fark etmiş. Öfkeyle söylenmiş: “Basit
                  bulutlar, benim ışınlarımı kesecek kadar kuvvetli olduklarına göre benim güneş olmam neye yarar! Mademki bulutlar,
                  güneşten daha kudretli o zaman bulut olmayı tercih ederim.” demiş. (Kahraman)
               B)  Yaşlı adam, bir gün merakını gidermek için dükkânın önüne geldiğinde dışarı çıktı ve ona neden her gün saatini ayar-
                  ladığını sordu. Adam, gülümseyerek cevap verdi: “Küçük çaplı bir atölyem var. On kadar işçi çalıştırıyorum. Her sabah
                  sekizde işe başlama düdüğünü çalarım ve saatim tam olarak doğru olsun isterim.” Adama şaşkınlıkla bakakalan dükkân
                  sahibi kahkahalarla gülmeye başladı. Adamın bu şekilde kahkahalarla gülmesine bir anlam veremeyen adam: “Bu kadar
                  komik olan şey nedir?” diye sordu. Dükkân sahibi: “Özür dilerim!” dedi. “İnanın kabalık yapmak istemedim ama durum
                  gerçekten çok komik. Yıllardır dedemin saatini sizin sekiz düdüğünüze göre ayarlıyordum!” (Olay)

               C)  Eminim fark etmişsinizdir; pahalı görünen bardakların tümü alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı. Ken-
                  diniz için en iyi olanı istemeniz elbette normal bir durum. Ne var ki aslında sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı
                  tam da bu durumdan kaynaklanıyor. Gerçekte bardağın kendisi, kahvenin kalitesine hiçbir şey katmaz. Çoğu zaman
                  sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. (Yer)
               D) Kör bir adam, bir bahar günü şehrin manzarasının en güzel göründüğü yerlerden birinde dilencilik yapıyormuş. Dizle-
                  rinin dibinde duran tabelanın üzerinde “Doğuştan kör” yazılıymış. İnsanlar, umursamaksızın dilencinin önünden geçip
                  gidiyormuş. Bir reklamcı bu durumu görmüş ve tabelayı alarak arkasına bir şeyler yazmış ve tabelayı olduğu yere tekrar
                  bırakmış. Daha sonra oradan gelip geçen ve bu tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes, dilencinin önündeki kutuya para
                  atmaya başlamış. Onca kişiyi etkilemeye ve dilencinin şapkasının kısa sürede parayla dolup taşmasına bir cümle yetmiş.
                  Şöyle yazıyormuş tabelada: “Güzel bir bahar günü... Ama ben baharı görmüyorum. “ (Zaman)

                                                         66
   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71